Ana Sayfa
Analizler
Avusturya Cumhurbaşkanlığı Seçimleri

Avusturya Cumhurbaşkanlığı Seçim Analizi

AVUSTURYA CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ

Avusturya 4 Aralık'ta yeni cumhurbaşkanını seçmek için sandık başına gidiyor. 24 Nisan'da yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turunda yüzde 37 oy oranıyla zaferi elde eden aşırı sağcı aday Nobert Höfer ve yüzde 21 oy oranıyla onu takip eden Yeşiller'in eski genel başkanı, bağımsız aday Alexander van der Bellen, bir ilke imza atıp, 1945'ten beri ilk defa iki büyük merkez partinin adaylarını geride bırakarak 2. tura yükselmeyi başardılar. 22 Mayıs'ta yapılan 2. tur seçimlerinde bağımsız aday Alexander van der Bellen, rakibini 0.7 oy oranıyla geride bırakarak zaferini ilan etti. Fakat Höfer'in temsil ettiği Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) 117 seçim bölgesinden 94'ündeki posta oylarının sayımında anayasaya aykırılıkların yaşandığı ve 570 binden fazla oy pusulasının da seçim komisyonu üyelerinin gelmesinden önce açıldığı gerekçesiyle, Anayasa Mahkemesine itiraz başvurusunda bulundu. Anayasa Mahkemesi itirazları haklı bularak seçimleri iptal etti. 2 Ekim 2016 tarihinde yeniden yapılması kararlaştırılan cumhurbaşkanlığı 2. tur seçimleri, oy pusulalarının koyulacağı zarflardaki bir hatadan dolayı 4 Aralık 2016 tarihine ertelendi. Şimdi gözler bu Pazar yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimine çevrildi. Bu seçim sadece Avusturya'yı değil, yakın zamanda Brexit darbesi almış, mülteci kriziyle sarsılan Avrupa Birliği'ni ve giderek tırmanışa geçen aşırı sağ partilere sahip üye devletleri de yakından ilgilendirmektedir.

Yerel basında çoğu zaman Neo Nazi fikirleriyle gündeme gelen, aşırı sağ ve popülist Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) adayı ve Avusturya Ulusal Konseyi'nin başkan yardımcısı 45 yaşında ki mühendis Nobert Höfer, seçimler boyunca göç, mülteciler ve AB karşıtı bir kampanya yürüttü. Höfer kampanyası boyunca Türkiye'nin Avrupa Birliğine girmesi veya Brüksel'in daha da merkezileşmesi durumunda, birlikten çıkmak için ülkeyi referanduma götüreceğini ve mülteci kotalarının acilen sınırlandırılması gerektiğini belirtmişti. Silah meraklısı olan ve seçim kampanyası sırasında glock marka tabancasını yanında taşıyan Höfer, silah ruhsatı başvurularındaki artışın mülteci krizi karşısında doğal bir tepki olduğunu söylemişti. Bir paraşüt kazası sonrası sakat kalan siyasi lider, baston yardımıyla yürüyor ve çevresinde nazik ve güler yüzlü biri olarak tanınmaktadır.

Diğer aday Alexander Van der Bellen ise kendini ''mülteci çocuk'' olarak tanımlıyor. Stalin döneminde Rusya’dan kaçan Alman bir baba ve Moldovalı bir annenin çocuğu olarak 1944 yılında  Viyana'da dünyaya gelen Van der Bellen, Rus işgalinden kaçan ailesi ile bir dönem Almanya’da mülteci kampında yaşamıştır. Viyana Üniversitesi'nde profesörlük yapmış olan Van der Bellen, 1997'den 2008'e kadar Yeşiller'in başkanlığını da yürütmüştür. Seçimlere bağımsız aday olarak katılan 72 yaşında ki politikacı, temsil ettiği partiden daha fazla desteği olduğunu ispat etmiştir. Rakibi ile ayrıldıkları en büyük nokta ise mülteci ile ilgili konulardır. Höfer'in aksine Van der Bellen, kabul edilen göçmenleri dışlamak yerine hızlıca entegre edilmesini savunmaktadır. Diğer bir nokta ise Van der Bellen, Avrupa Birliği üyesi olarak kalma taraftarıdır. Bağımsız adayı destekleyen seçmenlerin bir kısmını aşırı sağ kanattan birinin cumhurbaşkanı olmasını istemeyenler oluşturuyor.

Göç ve mülteci krizi yanında, seçmenlerin tercihlerini belirleyen önemli unsurlardan biri de ekonomidir. Büyük çaplı bir ekonomik gerilemeye sebep olmasa da 8,6’ya çıkan işsizlik oranları ve artan enflasyon, seçmenlerin merkez partiler yerine alternatifleri değerlendirmesine yol açmaktadır. Ekonomik mutsuzluğun yayıldığı Avusturya’da, halkın sadece %23'ü kendilerini iyi bir geleceğin beklediğine inanmaktadır. ''Ekonomik göçmenler''e yasak getirilmesini savunan Höfer, artan oylarını, ekonomiye duyulan güvensizlikten ve giderek büyüyen göçmen karşıtlığından almaktadır.

120 bin göçmen kabul eden Avusturya, aynı zamanda Almanya ve İsveç ile birlikte en çok göçmen kabul eden ülkelerden biridir. Ayrıca Avusturyalıların %37'si Brüksel'e olumsuz bakmaktadır ki bu oran AB ülkeleri içinde en yüksek 3. orandır.

Avusturya yasalarına göre cumhurbaşkanı 6 yıllık bir süre için ve üst üste en fazla iki kere seçilebilmektedir. Federal Meclis’in cumhurbaşkanını görevden almak için halk oylamasına gitme hakkı bulunmaktadır ve reddedilmesi halinde Milli Konsey feshedilerek, seçimler yenilenmektedir. Avusturya Anayasasında da Türkiye’de olduğu gibi yürütme yetkisi ve sorumluğu başbakana verilmiştir. Anayasada aksine bir hüküm bulunmadıkça, Federal Cumhurbaşkanı’nın resmi işlemlerinin geçerli olabilmesi için Federal Şansölye, ya da ilgili Federal Bakanın müşterek imzasını taşıması zorunludur. Daha çok sembolik olarak görünen Cumhurbaşkanı, başbakan ve hükümeti azletme yetkisine sahiptir. Höfer'in olası bir seçim zaferinde, mülteci krizini veya artan işsizlik oranlarını bahane ederek hükümeti düşürme yetkisini kullanmasından korkulmaktadır.

DİAM Araştırma Asistanı

Kadir Buğra Koçer